Ülke şu anda ‘Milgram’ (https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi) ve ‘Stanford hapishane’ (https://tr.wikipedia.org/wiki/Stanford_hapishane_deneyi) deneylerinin ikisinin birden icra edildiği koca bir tımarhane, sonucu da ortada dolanan koca bir ‘bando arabası etkisi’ (http://www.evrimagaci.org/makale/233).
İnsanların bir kısmının vicdanlarını nasıl kaybettiğine dair fazlaca kafa yormuyorum; muhtemelen kompleksleri, iki yüzlülükleri, bana dokunmayan bin yaşasıncılıkları, maddi-manevi çıkarcılıkları, vb. kökeninde evrensel ahlak eksikliği sebepli ademoğlu zaaflarıdır. Neyse geleyim insan evladında olması gereken bir diğer melekeye: Akıl – mantık.
Aynı coğrafyayı paylaştığımız topluluk ve bireylerin genel olarak medeniyetle özdeşleştirilebilecek olan bazı temel özelliklere sahip olmadıklarını düşünüyorum. Bu ilkesel vasıflardan öncelikle aklıma gelenler, birey olarak kendi aklı ile düşünebilmek, sorgulamak, analitik değerlendirme becerileri (parçaları bir araya getirirken sapla samanı karıştırmamak), sebeplerle sonuçları karıştırmamak gibi mantık çerçevesinde halledilebilecek kavramlar. Bunlar antik dönemden beri gündemde olan, bir kısmı o günden bu yana geçerliliğini koruyan düşünsel kazanımlar. Herhangi bir şekilde birbirini boğazlamadan bir arada yaşamayı (bir şekilde öğrenmiş), birbirine maddi-manevi eziyet etmeyen toplumların ekserinisi uyguladığı ilkeler.
Dikkat çekmeye çalıştığım husus (düşünsel) safsatalar (http://yalansavar.org/2014/08/26/safsatalar/). İçinde bulunduğumuz dönemde, an itibari ile en fazla miktarda ve sıklıkla düşülen yanlışlar ise “hatalı ikilem” (false dilemma / false dichotomy) ve “orta yol” (middle ground) safsataları (http://www.evrimagaci.org/makale/237).
Aşağıdaki yazı 13 Ocak 2016’da Diyarbakır’da teröristlerin Emniyet binasına yaptığı bombalı araç saldırısından sonra sivil ve güvenlik gücü kayıplarına dikkat çeken bir Facebook kontağımın,
Pkk’nın Çınar Emniyeti’ne bombalı araçla yaptığı saldırıda sivillerin kaldığı bir bina çöktü 5 sivil hayatını kaybetti. 5 aylık bir bebek yanarak 1 yaşında bir başka bebek ise enkaz altında kalarak can verdi. Şimdi bizim insanlıktan çıkmış hümanistlerin sessizliğine kulak verebiliriz.
Çünkü Türk hümanizmi açısından pkk’nın katlettiği bebekler kullanışsızdır.
mesajının altına yaptığım yorumdur, yazdıklarım kendisinin söylediklerine karşı bir görüş olarak düşünülmemelidir; ortaya atılan bir konuya katkı olarak ele alınmasını isterim.
**********************************************
Maalesef böyle, bir taraf koşulsuz şartsız bölücü terörü, diğer bir zümre ise koşulsuz şartsız devlet terörünü kabul etmiş; ne yapılsa reva görüyor. Benim gözümde bunların birbirinden pek farkı yok.
Aşağıdaki yazı Soma katliamından 2 gün sonra sosyal medyada bir tanıdığa mesaj olarak yazılmış idi. Daha sonra kendisine de belirttiğim üzere, bu kişisel bir iletişim değildi. Sadece ortaya atılan “derdiniz nedir? birbirinizi yemeyin, bırakınız insanlar acısını yaşasın…” ahvalinde bir söylemin, aklımdan geçenleri hemen o an yazmama vesile olmasıdır.
Olayın üzerinden 1 sene geçti, esas sorumlular (-ki bunlar kömür ocağının sahipleri ile sınırlı değil, konu alakalı her türlü kamu görevlisi, siyasi vd.) hayatlarına aynı hoyratlıkla devam ederken, yapılan mahkemelerde göstermelik olarak orada ölen gariban mühendis vs.’nin suçlu çıkarılması dışında hiçbir müspet gelişme olmadı. Ne oldu? Olayın ilk haftası el ele kol kola poz verip neredeyse mağdur ilan ettikleri işletmeciyi sonradan desdest ettiler. Neden? Çünkü baktılar tepkiler büyüyor, ucu kendilerine dokunacak, günah keçisi lazım (-ki zaten bu durumda otomatikman sorumluların başında bunlar gelmektedir).
İnsanlar rasyonaliteden, gerçeklerden (ki bunlar dünyanın ve başkalarının gerçekleri ile örtüşür olmalı, başka türlüsü manasız) uzaklaşmaya pek meyilli; çünkü bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz. Bu cehaletin en ürkütücü hali, cahil olduğunun farkında olmamak.
Ve kolaycılık, gücetaparlık, samimiyetsizlik… Bunların hepsi sıradan insanların (-ki ben de kendimi burada görüyorum: uyanışa geçen dünya vatandaşlarının kendilerini dahil ettikleri %99?luk kesim) düşünme araçlarının elinden alınmış (veya hiç verilmemiş) olması ile alakalıdır diye düşünüyorum. Kadercilikle(!) ‘adam sen de cilik? artık birbirine girmiş.